7 Mart 2008 Cuma

ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI TÜRKİYE'DEN ÇIKABİLİR

Monde''da yayınlanmış Türkiye'nin mevcut ve olası durumunu analiz eden bir yazı... Siz ne düşünüyorsunuz ? ''Üçüncü Dünya Savaşı Türkiye''den çıkabilir'' baslıklı yazı, Le Monde ve Stern''de de yayımlandı. İşte o ilginç yazı: üçüncü Dünya Savaşı, Türkiye''den çıkabilir... Türkiye, son ve büyük bir hesaplaşmaya doğru gidiyor. Bu ülke korkulduğu gibi ırka ya da dine dayalı bir bölünme yaşamadı. Daha korkunç ve daha temel bir bölünmeyle sakatlandı. Cumhuriyet boyunca suren ''kültürel bölünme'' artık iyice keskinleşti. Simdi bir yanda, ayakkabılarını sokak kapısının önünde çıkaran, kadınlarının basını örttüğü, erkeklerinin sokağa pijamayla da çıkabildiği, erkek çocuklarının kahveye gittiği, kızlarının tam bir baskı altında yasadığı, türküyle arabesk arası bir müzikten hoşlanan, belki de hiç kitap okumamış, hiç dans etmemiş, hiç kari koca birlikte lokantaya gitmemiş, hiç tiyatro seyretmemiş, evlerinde flüoresan lamba yakan, iyi eğitim alamamış, dini inançları kuvvetli kalabalık bir kitle var. Diğer yanda ise kız lisesiyle Robert Kolej yelpazesinde eğitim görmüş, bir düğün salonunda ya da kolej partisinde dans etmiş, sinemaya giden, çok fazla olmasa da kitap okumuş, müzik zevki pop şarkılarla klasik müzik arasında dolasan, evi nispeten daha zevkli döşenmiş, kızların flörtüne izin verilmese bile göz yumulan, Allah''a inanan ama ibadete pek aldırmayan, kadınlarının basını örtmediği, Şarabın kalitesinden pek anlamasa da kadın erkek bir arada gidilen bir gezmede içki de içmiş, gazetelere bakan, magazin haberlerini izleyen, kendini birinci gruba kıyasla çok gelişmiş hisseden, entelektüel düzeyi çok yüksek olmasa da okumuş yazmış, Batı standartlarına yakin bir grup var. Bu iki grubun yasam tarzı birbirinden kopuk. Onları, Batı'daki sınıflar arasında ortak bir zevk yaratan kilise müziği, dini resimler, İncil''in sinemalara bile yansımış hikayeleri gibi birleştirecek kültürel bir zemin yok. Hayatları, zevkleri, inanışları birbirinden farklı. Hatta birbirine düşmanca. Birinci grup Cumhuriyet boyunca horlanmış, aşağılanmış, itilip kakılmış. Simdi bu grup siyasal olarak örgütlendi. Kalabalıklar. Ve her secimi kazanacak siyasi bir güçleri var artık. İkinci grup ise azınlıkta. Ve artik bir daha secim kazanma ihtimalleri yok. Bu noktada da tarihi bir paradoks ortaya çıkıyor. Daha Batili olan ''ikinci grup'', Bati'nin siyasi değerlerini kabul ederse bir daha asla iktidarı ele geçiremeyeceğini bildiği için Batı''ya ve Batı'nın demokratik değerlerine düşman oluyor. Yaşam tarzı olarak Batı''ya düşman olan kesim ise iktidarı ancak Batı'nın kriterlerini kabul ederek ele geçirebileceğini bildiği için Batı'yla ilişkileri geliştirmek ve demokrasiyi kabullenmek istiyor. Bu kültürel parçalanmada ''ordu'' önemli bir role sahip. Eğer, birinci grubu desteklerse ve Batı'nın demokrasisi burada kabul görürse, ordu da iktidarını kaybedecek. Aslında birinci grubun çocuklarından oluşan ordu, kendi iktidarını sürdürebilmek için, kendisine benzemeyen ikinci grupla işbirliği yapıyor. Bir anlamda kendi köklerine ihanet ediyor. Bu iki grup siyasi iktidar için son kez çarpışmak üzere hareketlenmiş gözüküyorlar. Birinci grup ekonomik olarak da güçlü artik, Anadolu''da üretim yapıyor, ''devletle'' arası iyi olmadığı için malını dış dünyaya satıyor. Para kazanıyor. Siyasi örgütünü destekliyor. İkinci grup parasal güç olarak da kuvvetli değil. Dış dünyayla iş yapan, dışardan borçlanan büyük burjuvazi, Türkiye’nin ancak demokrasiyle normalleşebileceğine inanan entelektüel kesim, devletin yapısının değişmesi ve dünyayla bütünleşmesi gerektiğini düşünen bir grup bürokrat, birinci grubun destekçileri. Yargı, ordu, bürokrasinin önemli bir kısmı ikinci grubun arkasında. İkinci grup, siyasetle, demokrasiyle iktidarı elinde tutmasının mümkün olmadığını kavradığından simdi siyaset ve demokrasi dışında bir çözümün peşinde. Cumhurbaşkanı secimi kavganın keskinliğini ve iki tarafın niyetlerini açıkça ortaya koydu. Ordu destekli ikinci grup artik secim de istemiyor. Ve darbe söylentileri gittikçe artıyor. Cuntalardan söz ediliyor. Peki, darbe olursa ne olur? Yasam tarzı Batı''ya daha yakın olan grup orduyla birlikte iktidara gelir ve Batı'nın desteğini kaybeder. Avrupa buna kesinlikle karşı çıkar. Amerika her zamanki pragmatizmiyle, Kuzey Irak ve Ortadoğu politikalarını desteklemesi karşılığında darbeyi kabullenebilir aslında. Ama Amerika'nın önünde de ciddi bir engel var. ''Demokrasi getireceğim'' diye Irak''i işgal eden bir ülke, dünyaya ve kendi kamuoyuna Türkiye''deki ''darbeyi'' niye desteklediğini açıklayamaz. Ve Irak faciasından sonra ikinci bir ''zorlamayı'' gerçekleştirecek gücü yok. İstese de istemese de darbeye karsı çıkacak. Silahını ve parasını Batı''dan alan bir ordu ve ülke, Batı'dan koptuğunda ne yapacak? Sanırım uzun zamandır bunu düşünüyorlar ve korkarım bunun cevabını buldular. Türkiye''de darbe olursa, tarihte bugüne kadar hiç gerçekleşmemiş yeni bir oluşumla karsılaşacak dünya. Türkiye, olası bir darbeden sonra, Rusya ve Iran''la ortaklık kurmak isteyecek. Silahı, enerjiyi ve parayı bu iki ülkeden alacak. Rusya'yla Iran''in elindeki doğal gaz, petrol ve nükleer güç, Türkiye''yi bir sureliğine de olsa ayakta tutmaya yeter. Ama Rusya, Türkiye, Iran bloğu dünyanın bütün dengelerini değiştirir. Ortadoğu'nun kontrolünü tümüyle ele geçirir. Avrupa'yı küçük kıtasına hapseder. Kafkaslar''ı, Afganistan''ı, Pakistan''ı kendi gücüne katar. Müslüman dünyayla yakın bir ilişki kurar. Petrol kaynaklarına egemen olur. Cin'le işbirliği yapabilir. Bu gelişme, Avrupa, Amerika ve biraz da Japonya''dan oluşan ''Batı'nın dünyadaki etkinliğini inanılmaz bir bicimde azaltır. Yeni blok asker, enerji ve para acısından çok Güçlenir. Böylece, Türkiye''deki çatlama dünyada büyük bir çatlamaya yol acar. Eğer üçüncü Dünya Savaşı çıkacaksa, sanırım, bu çatlamadan çıkar. ''Asla böyle bir şey olmaz'' diyebilirsiniz. .. Niye olmayacağına dair elinizde çok kuvvetli veriler varsa, söyleyin. Ama, ya olursa... Ki bana çok mümkün geliyor. O zaman ne yapacaksınız? Bugün Türkiye''de kamplaşan ve bölünen insanların da... Türkiye''yi Avrupa dışına itmeye çalışan, eski bir imparatorluk olmanın bir yanıyla çok görkemli, bir yanıyla çok zayıf mirasına sahip olan bir ülkeye küstahça davranan, işbirliği yerine ''başöğretmenlik'' yapmaya kalkan Avrupa'nın da... Türkiye politikasında ''ikili'' oynayıp, kurnazlık ettiğini sanan Amerika'nın da... Bu senaryoyu bir düşünmesini isterim doğrusu. Türkiye''de yaklaştığı görülen kanlı bir çatışmanın bütün dünyayı yakması sandığınız kadar uzak bir ihtimal değil. Hiç unutmayın ki ilk dünya savaşı tek bir tabancanın patlamasıyla başlamıştı. .

Hiç yorum yok: