7 Mart 2008 Cuma

BİREYSEL GELİŞİM KENDİNİ TANIMA YOLCULUĞUDUR

Amaç, insanın kendisine daha fazla yabancı kalmaması. Günümüzün dünyası, insanı karmaşa ve baş döndürücü bir yaşam temposuyla kuşatıyor. Gerildikçe geriliyor sinirlerimiz. Algı bombardımanına, akıp giden zamana ayak uyduramama endişesine karşı imajlar yaratıp ardına sığınıyoruz. Biz ne kadar incinmeye açıksak o kadar kalın tuğlalarla örüyoruz imajımızın duvarlarını. Duvarlar yükseliyor. İnsan kendine yabancılaşıyor. Verimsizleşiyor, sevgisizleşiyor, tükeniyoruz. Kirlenen Sular Oysa tertemiz sular gibiyiz dünyaya geldiğimizde. Yaşadıkça, anne babamızın, yetişkinlerin, çevrenin etkisiyle kirlenmeye başlıyoruz. İşin kötüsü, zamanla oluşan bu kiri kanıksamamız, doğal bulmamız. Bireysel Gelişim işte bu süreçte önem kazanıyor. Amaç, insanın kendisine daha fazla yabancı kalmaması. Özüne dönmesi. İç dünyasını, duygularının dilini, o güne dek boyun eğdiği koşullanmaları görüp öğrenmesi. İnsanın -tanıdıkça- kendisiyle barışması; düşünce, duygu ve davranışlarıyla bir bütün olması . Suyunu temizlemesi. Bu olduğunda, yani kişi gücünü olmadığı bir şeyden, imajından, oynadığı rollerden almaya bir son verip kendi doğasıyla bir olduğunda, dışı içini yansıttığında, o güne dek hayata geçirmediği yeteneklerini kullanmaya başlıyor; Güçleniyor; Esnekleşiyor; Etkin bir birey haline geliyor; Özgürleşiyor! Kurduğu ilişkiler acı veren bağımlılık ilişkileri olmaktan çıkıyor. Sevgi ve seçimliliğe dayanmaya başlıyor. Gündelik yaşamın karmaşası değişmese de bireyin buna tepkisi değişiyor. Dışsal koşullar yıpratıcı etkilerini büyük ölçüde kaybediyor. Kendisini gerçekleştiren birey, ulaştığı iç barışla fırtınanın orta yerinde sakin limanı nerede bulacağını biliyor. Özetle bireysel gelişim , kişinin uzaklaştığı özüne dönüp, dengeli, etkin, doyumlu bir yaşam sürdürmesini hedefliyor. Bu hedef için bizim sunduğumuz araç ise "workshop" -grup- çalışmaları. "BİZ?" Gençler "Bilseydim", yaşlılar "Yapabilseydim" der. Hayatı ustaca yaşamak, belki de yaparken bilebilmek, bilirken yapabilmek; bilgi ve eylemi bütün kılabilmektir. Bireysel gelişim konulu workshoplarda hedeflediğimiz işte tam olarak bu! Bilerek yaşamak. Çalışmalarımızda hayatımızın her alanında farkındalık kazanmayı ve bilinçli seçimler yapabilme becerisini kazanarak yaşamımızın kalitesini artırmayı amaçlıyoruz. Zaman geriye döndürülemeyecek tek şey. 80 yaşına geldiğimizde hayatın darbelerini yiyerek düşe kalka öğreneceğimiz (belki de öğrenemeyeceğimiz) yaşam ustalığı için gereken donanımı hayatımızın verimli yıllarında öğrenmek, daha doyumlu bir yaşam için hayatınızın sadece 22 gününü kendinize ayırmaya değmez mi? Bilinçsiz seçimlerimizden dolayı ne 22 günler, aylar, yıllar ziyan ediyoruz oysa. Kendimizle yüzleşmekten korktuğumuz için ne büyük paralar ziyan ediyoruz kendi realitemizden kolay yollarla kaçabileceğimiz yanılgısına. Ortalama bir insan senenin 70 gününü televizyon karşısında ziyan ediyor. Psikotropik ilaç ve eğlence sektörü, insanın kendinden kaçma çabalarından beslenen endüstrilerden sadece ikisi. Düşüncelerimizin, duygularımızın, davranışlarımızın kısaca hayatımızın sorumluluğunu almadığımız için yarattığımız sorunlardan birilerini suçlayarak kurtulacağımızı sanıyoruz ya da hap çözümler arıyoruz. Hap çözümler ararken hapı yuttuğumuzun farkında bile olmadan. Hayatımızı kazanalım derken hayatımızı kaybettiğimizin farkına varamadan. Kişinin kendi gelişimine yaptığı yatırım hayatının en önemli ve öncelikli yatırımıdır. Bu amaçla kurulan Kuraldışı Eğitim ve Danışmanlık 1989 yılından bu yana bireysel gelişim alanında eğitim veriyor. Kişi ve kurumlar için düzenlenen workshopları, bu uygulamayı 80'li yılların sonlarında Türkiye'ye getirip tanıtmış olan Nil Gün ile Saim Koç gerçekleştiriyor. Bireysel gelişim workshoplarını hızlandırılmış, yoğunlaştırılmış "Yaşam Oyunu" olarak nitelendirebiliriz. Workshoplarda kitaplarla öğrenemediğinizi uygulamalı olarak öğreneceksiniz . PEKİ WORKSHOP NEDİR VE NASIL ETKİLİ OLUR? Kavramın özgün anlamında workshop, grubun etkin katılımına dayalı bir çalışma. Hedef bireysel gelişim. Duygusal engellerin, saplantılar ve korkuların ortadan kaldırılarak içimizde uyumakta olan potansiyelin açığa çıkarılması. Fazlalıklarından arınan insanın Öz'üne dönmesi, kendisi olması. Araç ise uyandırılan, güçlendirilen farkındalık . "Farkındalık" zihin ve yüreği birleştiren bir olgu. Tek başına zihin, dönüşüm gerçekleştirecek güce sahip değil. Öyle olsaydı yapılması "gerek"tiğini düşündüğümüz şeyleri hayata geçirmemize hiçbir şey engel olamazdı. Yalnızca zihnimize seslenerek gelişimimize ivme katabilirdik. Uygulamada bunun hiç de böyle olmadığını söyleyebiliriz. İşleyişimizi bir arabanınkine benzetecek olursak eğer motorun dönmesini engelleyen bir şeyler varsa ne kadar zorlarsak zorlayalım gaz vererek bir parmak yol alamayız. Oysa çoğu zaman bu ilişkiyi ters kuruyor, zihnimizi motor sanıyor, irademizle (gaz pedalıyla) yüklenerek yol almaya çalışıyoruz. Kaputu açıp bakmak, motorun arızasını görmek de arızayı ortadan kaldırmaya yetmiyor. Onarımı gerçekleştirecek, motor, direksiyon ve gaz pedalı arasındaki ilişkiyi düzeltecek bir eylemin ortaya çıkması gerek. Farkındalığın yaptığı işte tam olarak bu; eskilerin "idrak" adını verdiği, bir şeyin aynı anda zihinsel, duygusal ve sezgisel olarak kavranması. Enerjinin bu farklı varoluş boyutlarında bütün halinde akması. Birleştirici güç. Bujide çakan elektrik! Workshoplar da işte buna, farkındalığın artırılmasına hizmet ediyor. Workshopların amacı "hasta" insanı "normal" insan haline getirmek değil, "normal" insanı "sağlıklı" insana dönüştürmek. " Duyguları ancak duygularla tedavi edebilirsiniz " diyor Nil Gün. Ve workshoplarında elbette zihne de seslenerek ama öncelikle ve doğrudan duyguların alanına yöneliyor. Kişi, çalışmaların özü demek olan egzersizler sırasında duygusal engelleriyle "yüzleşiyor, kucaklaşıyor ve özgürleşiyor!" Bilincimizin dışında yer alan ve büyüklüğü ölçüsünde özgürlüğümüzü kısıtlayan "kör alanımız" tasfiye edildikçe, karanlığın yerini ışık aldıkça bütünleşmeye başlıyoruz. Perde arkasındaki bir gölge-irade tarafından yönetilmiyor, bilinçli seçimlerimizle yanıt veriyoruz yaşama. Sizin olmayanlar yaşamınızdan doğallıkla akıp gittikçe özünüze, gerçek doğanıza daha çok yaklaşıyor, kendiniz oluyorsunuz. Karakteriniz belirginlik kazanıyor. Açığa çıkan potansiyeli artan doyum izliyor. Gerçek özgürlük bireyin özüne dönmesiyle mümkündür.

Hiç yorum yok: