12 Şubat 2008 Salı

FARKLI YÖNLERİ İLE DİKKAT EKSİKLİĞİ-HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU

Dikkat eksikliği/hiperaktivite bozukluğu (DEHB) en çok araştırılan çocuk psikopatolojilerinden olmasına rağmen, halen tam olarak ne olduğu ve neden ortaya çıktığı anlaşılamamıştır. Buna rağmen DEHB ile teşhis edilen kişilerin (özellikle çocukların) sayısı gerek ülkemizde, gerekse diğer ülkelerde çok büyük bir artış göstermiştir - ve halen de göstermektedir. Psikolojik hastalık tanımlarının kültürel, sosyal, ekonomik, politik ve profesyonel faktörler tarafından biçimlendirildiği bilinmektedir. Özellikle batı kültürleri, daha 15-20 sene öncesine kadar hareketli veya kolay dikkati dağılan çocukları “yaramaz” veya “istese dikkatini verecek” şeklinde tanımlarken, günümüzde, DEHB’li olarak tanımlamaya oldukça meyilli hale gelmişledir. Burada, akla su soru gelmelidir; her kültüre ve/veya profesyonele göre ayni şekilde tarif edilemeyen bir durumu, hastalık olarak tanımlamak ne kadar doğru olacaktır.

DEHB ile teşhis edilmiş kişiler çok yoğun olarak ilaç ile tedavi edilmektedir. Aslında DEHB’nin dezavantajlı karakteristikleri ilaç ile baskılanmaktadır demek belki de daha doğru olacaktır. Çünkü, yapılan araştırmalar, DEHB ilaçlarının çocuğun akademik başarısını uzun vadede arttırmadığını göstermiştir. DEHB ilaçları, sadece çocuğu sakinleştirici ve belli bir süre için dikkatini belirli bir noktaya toplamasını sağlayıcı etki göstermektedir. Bu durum bazı çocuklar tarafından “zombi etkisi” olarak tarif edilmiştir. Daha da endişe uyandıran taraf DEHB ilaçlarının göstermekte olduğu çok ciddi (büyüme bozuklukları, kardiyovasküler bozukluklar, bağımlılıklar vb) yan etkilerdir. DEHB ile ilgili problemlerin çözülmesinde diyet değişikliklerinden, EEG’ye ve/veya psikoterapiye kadar çok çeşitli yardım yöntemleri mevcuttur ve ilaç kullanımı başvurulması gereken en son yöntem olmalıdır.

Diğer taraftan, DEHB ile teşhis edilmiş kişilerin avantajlı karakteristikleri bahsetmemiz gereken önemli bir konuyu teşkil etmektedir. DEHB ile teşhis edilmiş kişilerin yüksek yaratıcılığa sahip oldukları bilimsel araştırmalarla tespit edilmiştir. DEHB’nin diğer bazı avantajlı karakteristikleri arasında olayları geniş perspektiften görebilme, empati, içgörü ve hiperfokus’u sayabiliriz. (Hiperfokus, kişinin sevdiği ve ilgilendiği bir şeyi yaparken gösterdiği çok etkili ve uzun sureli dikkat sürecidir).

Yukarıda anlatılanlar dikkate alındığında, ebeveynlere, öğretmenlere, psikolog ve psikiyatr’lara, kısacası DEHB ile teşhis edilmiş – veya edilebilecek – kişilerle ilgilenen herkese oldukça büyük bir sorumluluk düşmektedir. Bir çocuğu veya yetişkini “DEHB’li” olarak “etiketlemeden” önce, o kişiyi tüm yönleri ile değerlendirmek, DEHB belirtilerine yol açabilecek diğer faktörleri (aile içi problemler, depresyon, stres vb) elemek gerekmektedir. Kişileri bozuk veya hasta olarak nitelendirmek yerine, her bireyi özgün özellikleri ile ele almak; sadece problemli taraflarını görmekten ziyade, güçlü yanlarını da görerek bunları geliştirmeye çalışmak - daha hümanist ve kişiye saygılı bir yaklaşım olacağından - uygulamaya özen gösterilmesi gereken bir yöntemdir.

Uzm. Psikolog Şebnem Özkan

Hiç yorum yok: