7 Kasım 2007 Çarşamba

Katil örümcekler ve akrepler kapımızda!

Küresel ısınma yüzünden birçok örümcek ve akrep türü kuzeye göçüyor; bu yüzden Marmara, Karadeniz ve İç Anadolu'daki türler artacak! Bazı türleri ölümlere veya kangrene yol açıyor, bir çocuğu iki saat içinde öldürebiliyor. Hekimler de bu tür sokmaları tanımadığı için böcek sokmasıyla karıştırabiliyor. Bu nedenlerden ötürü ve ekolojik sistemin korunması için örümcek ve akrep türleri hakkında bilgi toplanması ve envanter oluşturulması şart! Türkiye ise bu alanda Avrupa'nın 100 yıl gerisinde. Yüz binlerce insan Örümcek Adam filmini izlemek için sinema gişeleri önünde kuyrukta! Çoğumuz, New York semalarında dolaşan örümcek adamın hayatını, neleri sevip neleri sevmediğini ezbere biliyoruz. Ama bahçemizde sinek avlayan ya da odamızın köşesinden bizi seyreden örümcekler hakkında pek bilgimiz yok. Oysa Türkiye, coğrafi konumu nedeniyle Asya, Avrupa, Afrika ve Mezapotamya'dan gelen değişik örümcek ve akrep türlerine ev sahipliği yapıyor. Üstelik, uzmanlara göre küresel ısınma yüzünden örümcek ve akreplerin sayısı da, türleri de artacak. Türkiye'de bilinen örümcek türü 600 kadar. Dünyada ise bu rakam 50 bini buluyor ve her yıl yeni türler keşfediliyor. Türkiye'de de tahmin edilen tür sayısı binlerle ifade ediliyor. Örümcek türlerinin bilinmesi birçok açıdan çok önemli. Çünkü oldukça tehlikeli olabilecek örümcek sokmalarına karşı gereken önlemlerin alınması ve gerekli antidotun (panzehir) üretilmesi buna bağlı ve hayati önem taşıyor. Örümcek türlerinin hangi tür böceklerle beslendiğinin öğrenilmesinin bir faydası da tarlalardaki zararlılara karşı örümceklerin kullanılabilmesi. Böylece tarlanızı kimyasal ilaçlarla zehirlemeden ürününüzü kurtarabiliyorsunuz. Devlet Planlama Teşkilatı'nın maddi desteğiyle Antalya'da böyle bir proje yürütülüyor ve üç yıldır zararlı böceklerle örümcekler inceleniyor. Ayrıca örümcek zehirlerinden ilaç yapılıyor; hatta örümcekler iktidarsızlığa bile çare olabiliyor. Türkiye'de bu konuda çalışan çok az sayıda bilim insanı var. Kırıkkale Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü'nde görevli Prof. Dr. Abdullah Bayram'a "Türkiye'nin Örümcek Adamı" da denebilir. Zoolojinin alt bölümü olan araknoloji; örümcek, akrep, yalancı akrep ve 'böğü'leri (et yiyen örümcek) inceliyor. Bayram, bu konudaki çalışmaların çok kısa bir geçmişe sahip olduğunu ve Avrupa'nın 100-200 yıl gerisinde olduklarını söylüyor. Bir süre Newcastle Üniversitesi'nde örümcek ekolojisi üzerine de çalışan Bayram, "Brezilya'da yılda 10 bin kadar akrep ve örümcek sokma vakası var. Türkiye'de ise bu konuda da çok net bilgi yok. Doktor çoğu zaman böcek sokması olarak değerlendiriyor. Birkaç yıl önce Sağlık Bakanlığı'nın Çin'den ve çok uzak bölgelerden zehirli hayvanlar getirip antidot üreteceğine dair haberler geldi ama arkası gelmedi. Ciddi bir zehirlenme vakası olsa İstanbul ve İzmir gibi birkaç merkez dışında kolay kolay antidotunu bulamazsınız" uyarısında bulunuyor. İki yıl önce Şanlıurfa'da Mısır Kobrası bulunduğunu belirten Bayram "Kuzey Afrika'ya ait ama Mısır ve Suriye üzerinden buraya gelmiş. Çok tehlikeli, kimse tanımıyor, normal bir yılan sanıyorlar" diyor YAZAN :ÖZGÜR GÜRBÜZ

Hiç yorum yok: