16 Ocak 2009 Cuma

İsrail Devletinin Tarihi ve Geleceği

Tarihin uzun bir zaman dilimine baktığımızda , Yahudi olmak kolay olmamıştır. İsa’dan 600 yıl önce Kral” NABUKADNESSAR” Kudüste’ki Yahudi tapınağını taş taş üstünde bırakmadan yıkıp, tüm Yahudileri Babil şehrine sürgün etmiştir. Sonra Mısırlılar, arkasından Romalılar, adları Führer, Sezar, Pharoah veya Satrap, her ne olursa olsun, hiçbir dönemde Yahudi eksik olmadı. Tarih boyunca çocuk yuvaları, okulları, hastaneleri, kasapları, bakkalları, lokantaları, tatilleri, gelenekleri ve adetleri diğerlerinden hep ayrıydı. Yahudilerin dini felsefesi, yaşam tarzı ve o insanların çalışma şekli , ağırlıklı olarak hep ayrılıkçı bir dünya görüşüne dayanıyordu. Bir tarafta Yahudiler öte tarafta diğerleri vardı. Kudüs tapınağında, Yahudilerle Yahudi olmayanları birbirinden ayıran bir duvar bulunmaktaydı; bu duvarı geçen bir pagan ölümle cezalandırılır İbranice “Kutsal” sözcüğü etimolojik olarak ayrılmış anlamına geliyor. Yahudilerin kendi din anlayışlarına göre dünyayı ikiye böldüler: Kutsal olanlar, yani kendi inaçlarındakiler ile diğerleri, yani dinsiz ve murdar olanlar diye ayırırlar. Bizim bütünleşmekteki eksikliğimiz dış dünyada canavarlar yaratmaktadır. Bölünmüşlüğümüz ise karşılaştığımız şiddeti yaratır. Kendini başkalarından ayrılmış hissetmek, içimizdeki suç işleme eğilimini besleyen bütünden kopmuş ruhsallığın sonucudur.Bir gün olaylar dünyasında şiddet,saldırı, çatışma ve eziyet biçiminde ortaya çıkacaktır. İsrail’deki eğitim sistemi dini ağırlıklı olduğu için bu şiddet olayları tarih boyunca devam eder. Ne zaman ki laik eğitim sitemine geçerlerse şiddet azalmaya o zaman eğilim gösterir. Bir bilgisayara hangi işletim sistemi yüklerseniz ,onunla işlemlerinizi yaparsınız. İnsanlarda böyledir ,öğrendikleri işletim sistemine göre hareketlerini belirlerler. Birileri sürekli olarak kin ve nefret duyguları ile eğitim yaparlarsa sürekli şiddet yanlısı olurlar. Onlar için kadın, çocuk yaşlı öldürmeleri gayet doğaldır. Çünkü onu ibadet sayıyorlar. Bu yazı : Yazarı Stefano E.Anna ‘nın TANRILAR OKULU Kitabından 174 ,175 sayfalarından alınmıştır.

Hiç yorum yok: