11 Ocak 2009 Pazar

Bir ülkede uygulanan ekonomik modelin,

Bir ülkede uygulanan ekonomik modelin, halkın refah düzeyi ve o ülkenin her anlamda kalkınmasıyla çok yakından ilişkili olduğu bilinen bir gerçektir. Bu nedenle bir memlekette iktidara talip olanlar, iktidara geldiklerinde uygulayacakları ekonomik modellerin refah ve kalkınmayı en iyi şekilde sağlayacağını ileri sürerler. Ancak yeryüzündeki hemen bütün ülkelerde, bugüne kadar iktidara gelenlerin uyguladıkları kapitalist, liberal, ırkçı ve benzeri ekonomik modeller, küçük bir azınlığı mutlu edecek şekilde, kasten hileli veya yanlış uygulanmış ve bugün dünya nüfusunun büyük bir çoğunluğunu açlık ve sefalet içine sürüklemiştir. Zenginleşen ve güçleşen mutlu azınlık ise, iktidarları kontrolleri altına alarak, yasaları, bilimi ve teknolojiyi kendilerini güvence altına alacak şekilde yorumlamış, yönlendirmiş ve kullanmışlardır. Bu durum, dünyadaki iktidarlar arasında da, büyük balık küçük balığı yutar misali gerçekleşmiştir. Böylece, gelişmiş ülkelerin iktidarları gelişmekte olan ülkelerin iktidarlarını globalizm adına borçlandırmak, aldatmak veya tehdit etmek suretiyle kontrolleri altına alıp, insanlığı ve ülkeleri sömürmeye başlamışlardır. Ne yazık ki, gelişmiş ülkelerin bilime ve teknolojiye getirdikleri yenilikler karşısında, gelişmekte olan ülkelerin kapitalist görüşlü bilim adamları ve yöneticilerinin çoğunluğu aşağılık duygusuna kapılarak, gelişmiş ülke bilim adamları ve yöneticilerinin dikte ettiği her şeyin doğru olacağı kanısına varmışlar ve çeşitli tuzaklarla donatılmış yollarından onları izlemişlerdir. Bugün yeryüzünde uygulanan ekonomik modellerin, insanlığı sefalete ve açlığa götürdüğü açık olarak görüldüğü halde, insani duygulardan yoksun bencil güçler ısrarla iktidarları kontrol altına almaya çalışmaktadırlar. Defalarca denenmiş başarısız ekonomi modelleri ve teorilerinin temelini atan ve onları ısrarla savunan gelmiş geçmiş meşhur iktisatçıların da, bu güçlerin kendi destekçileri olduğu düşüncesini akla getirmektedir. Bugün, kapitalist, sosyalist, liberal ve ırkçı ekonomik düzenler, gelişmiş ülkelerde dahi refah ve kalkınmayı birlikte getirememişlerdir. Gerçekten, uygulanan ekonomik modellerin gelir dağılımını dengeleme, tam istihdam oluşturma ve sürekli büyümeyi sağlama gibi bir probleminin olmadığı uygulamalardan anlaşılmaktadır. Halbuki, toplum düzeyinde refah ve kalkınmanın birlikte sağlanması için, bu problemlerin çözülmesi zorunludur. Bu problemlerin çözümü ise, ancak insani duyguları ve İslami görüşü kendisine rehber alan bir Milli Ekonomi Modeli’nin ortaya koyacağı ilke ve kuralların harfiyen uygulanması ile mümkün olabilir. İşte böyle bir model, bugün “Milli Ekonomi Modeli” adlı eserle, sayın Haydar Baş tarafından ortaya konulmuştur. Ancak, yukarıda sözünü ettiğimiz içte ve dıştaki egemen güçler, böyle bir modeli karşılarına alıp, uygulanmaması için her türlü hain engeli ortaya koyacaklardır. Milli Ekonomi Modeli, klasik modellerin “kaynakların sınırlı, ihtiyaçların sınırsız” olduğu görüşünün yanlış, bunun tam tersinin bir hakikat olduğunu cesaretle ortaya koymuştur. Gerçekten doğaya bakıldığında, tarafsız ve bilimsel düşünce, bu gerçeği gözler önüne sermektedir. Allah, bütün canlılara ihtiyaçlarının çok üzerinde sınırsız kaynaklar vermiştir. Ancak, insanoğlunun ihtiras, kibir ve benciliği karşısında kaynaklar sınırlı hale gelmektedir. Hatta, bu düşünceden hareketle bir tek insana bile, koskoca evren az gelebilir. Böyle bir duyguyu ekonominin ihtiyaç kavramı içinde düşünmek, akıl dışı olmaktadır. Mevcut ekonomi düzenlerindeki liberal görüş, devletin piyasaya karışmamasını, arz ve talebin kendi kendini dengeleyerek, normal fiyatların oluşacağını kabul etmektedir. Bu kapitalist görüş, arz ve talebin hangi kanuniyetlere dayalı olarak kendi kendini dengeleyebileceğini açıklayamadığı için tutarsız olmaktadır. Ayrıca, ekonomik gücü büyük olanların küçük olanları zamanla yok edebileceğini, tekel oluşturabileceğini, işsizlik, enflasyon, deflasyon, resesyon, stagfilasyon gibi hastalıklara neden olabileceğini ve neticede bir milletin bağımsızlığının yok edilerek, sömürülmesine yol açabileceğini kasten göz ardı etmektedir. Bu ekonomik sistemlerin olumsuz yanlarının bertaraf edilebilmesi için, devletin mutlaka piyasaya müdahale etmesi gerekir ki, bu da ancak, Milli Ekonomi Modeli ile gerçekleştirilebilir. Önerilen bu modelde, üretim ile tüketimin, kontrollü bir emisyonla dengeye getirilmesi bir ana kural olduğundan, toplumun her kesimine refah ve kalkınmayı birlikte getirmesi mümkün görülmektedir. Milli Ekonomi Modeli’nin en önemli taraflarından birisi de, faizi ekonominin konusu olmaktan çıkararak, üreticiye maliyetsiz kredi sağlaması ve böylece maliyet enflasyonunu temelden yok etmesidir. Ayrıca, faiz yoluyla halkın sömürülmesine ve paranın belli ellerde toplanmasına da olanak vermemektedir. Bu model, artan nüfusu, diğer kapitalist sistemler gibi bir tehlike olarak da görmemekte, aksine üretimi teşvik eden bir unsur olarak ele almaktadır. Dolayısıyla, nüfus planlama sorunu bu modelin konusu olmamaktadır. Ülkenin çeşitli doğal kaynaklarını monopol oluşturacak şekilde, süper güçlere transferini sağlayan kapitalist ekonomi sistemleri, hem ülkenin geleceğini tehlikeli ihtiras sahibi ellere teslim etmekte, hem de halkın çoğunluğunu açlık ve sefalete yönlendirmekte iken, Milli Ekonomi Modeli bu kaynakların yararlarını halkın refah ve kalkınmasına sunmaktadır. Bir yandan da, sınırsız olan kaynaklara yenilerinin eklenmesi ve teknolojinin çağdaş düzeye gelmesi için bilimsel araştırmalara destek vermektedir. Vatan sevgisinin yok olmasına, ticaret ve sanayiinin büyük kapitalistlerin eline geçmesi nedeniyle halkın büyük bir kısmının karın tokluğuna çalışan işçiler seviyesine inmesine ve geçim sıkıntısı yüzünden birçok insanın ruhsal dengesizlik içine düşmesine sebep olan kapitalist ekonomik sistemler, bu olumsuzlukları taşımayan Milli Ekonomi Modeli’nin alternatifi bile olamazlar. Sayın Haydar Baş’ın önerdiği “Milli Ekonomi Modeli”, ortaya koyduğu kavram, ilke ve görüşler açısından bir ilki oluşturduğu için oldukça önemlidir. Prof.Dr. Ömer Saraçoğlu / İstanbul Üniversitesi

Hiç yorum yok: