21 Haziran 2009 Pazar
ÜLKEMİZİN ENERJİ POLİTİKASI
100 Watt Rüzgar Jeneratörü : 12 Volt DC
Kolay montaj, Şık
görünüm
Sessiz çalışma
80 km/saat rüzgar
hızında otomatik
olarak durur
5 Kanat
Toplam 6 kg ağırlık
800.- USD + KDV
200 Watt Rüzgar Jeneratörü: 12 Volt DC
Kolay montaj, Şık
görünüm
Sessiz çalışma
80 km/saat rüzgar
hızında otomatik olarak
durur
Toplam 10 kg ağırlık
Modüler bağlanabilir
70 cm çap
5 kanat
960.- USD + KDV
Son günlerin gündemi “enerji sorunları ve çözümleri”ne odaklı hale geldi. Bence geç bile
kaldık. Ülkemizin enerji politikaları, yine bilindiği gibi ortalama yıllık %8 enerji artışına ihtiyacımız
olduğu varsayılarak oluşturulmuştur.. Enerji Bakanımızın bütçe konuşmasındaki rakamlar dikkate
alındığında ise bu artışın yıllık % 10’lara dayandığı görülür. Bugün dünya ortalaması yıllık % 2 ila
2.5 artışı gösteriyor. Gelişmiş ülkelerde ise bu oran %1’e düşmektedir.. Yani yaşam konforundan
vazgeçmeden 21 yüzyılın çılgın gelişim temposundaki tüketim artışı, aklı başında ülkelerde
sadece % 1’dir.. Bu rakamlar da yine aynı bütçe konuşmasında itiraf edilen yani resmen
doğrulanan oranlardır..
Meclis Enerji Komisyonu Başkanı, sanayimizin batıya göre dört katı enerji tüketerek üretim
yapabildiğini Siyaset Meydanı programında itiraf etti. Ben de mimar olarak biliyorum ki dünyada
kullanılan enerjinin tam yarısına karşılık gelen, kapalı mekanlarda tüketilen enerji, batı
standartlarına göre yine dört katın üzerindedir ülkemizde. %10’ u dörde bölerseniz dünya
ortalamasını bulursunuz ..
Yani sorun, sanayicilerimizi ve vatandaşlarımızı aptal yerine koyup daha az enerji tüketerek
yaşamayı ve gelişmeyi öğrenemeyeceklerini kabul etmekten kaynaklanmaktadır. Özetle bizde,
gerçekte olmayan ve birilerinin işine gelen “enerji açığı” denen şey, çağdaş yaşam ve üretim
biçimi öğrenilmedikçe yada maksatlı olarak öğretilmedikçe sürecektir.
Diyelim ki serde biraz mirasyedilik var. Atadan dededen kalanı tükenmez sandınız.. Ne de olsa
elinizdeki kaynaklar “babanızın malı” idi.. Ve diyelim ki bir oğlunuz var ve onu biraz şımarık
yetiştirdiniz. Şikayetçi olup her gün başınızı ağrıtmasın diye, eğitiminden çok günlük taleplerinin
karşılanmasına önem verdiniz. Delikanlının her türlü savurganlığını hoş gördünüz. İşletmek yerine
tüketmeye dayalı ekonomi anlayışınızdan ötürü, aile bütçeniz onun gereksiz harcamalarını
karşılayamaz hale geldiğinde ise başka çareniz yok sanıp komşudan borç almaya kalktınız.. Yani
insanca, bilgece bir hayat yerine müsrif ve müflis bir yaşamı normal kabul edip, geleceğinizi ona
göre planlamaya kalktınız.. İşte Türkiye’nin enerji politikası yıllardan beri budur..
O ailenin başına ne gelir diye düşünüyorsanız, bu aymaz gidişle Ülkemizin başına da aynı şey
gelecektir.. Ve bence nükleer tartışmalarının ayyuka çıktığı şu günler, elalemin çöp teknolojisini
yine komşudan alacağımız borçla 25-30 milyar dolar daha ödeyerek almak üzere olduğumuz
2006 yılı, silkinmek için son fırsattır.
Bugün Enerji Bakanının telaffuz ettiği yatırım miktarları, nükleer santrallere ayrılacak para ve yıllık
ortalama 20 milyar dolar olan dış ülkelere ödediğimiz enerji bedellerini, %10 varsayılan talep
artışı ile üst üste koyduğunuzda 2020 yılına kadar rakam 500 milyar doları bulmaktadır.. Böyle bir
bedel, ödenebilme sınırlarını aşar. Yani, eğer Türkiye kalkınma çabasını ve yaşantısını akıldışı
yöntemlerle sürdürmeye devam ederse en geç 2020 yılında birilerine tapusunu teslim edip
kiracılığa razı olacaktır.
Peki ne yapmak gerek ?. Daha fazla enerjiyi nereden temin edeceğimizi değil, daha az enerji
ile, üstelik yaşam konforundan ve kalkınmadan vazgeçmeden nasıl yaşayabileceğimizi
tartışmamız ve öğrenmemiz gerek.. Bence, bu güne kadar televizyon ve radyolarda tertiplenen
tüm enerji tartışmalarında sadece “enerji verimliliği önemlidir !” diyerek ucundan değinilip
etraflıca ele alınmayan temel konu budur.
Y.Mimar Çelik ERENGEZGİN
Ürünlü Köyü BURSA
www.erengezgin.org
celik@erengezgin.org
cabatasarim@tnn.net
224 - 496 10 12
537 - 891 00 14
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder